Kara Anlatı Yazarı / Vüsat O. Bener
Transcrição
Kara Anlatı Yazarı / Vüsat O. Bener
1 2 Semih Gümüþ KARA ANLATI YAZARI VÜS’AT O. BENER 3 Can Yayýnlarý: 1701 Türk Edebiyatý: 499 © Semih Gümüþ, 2007 © Can Sanat Yayýnlarý Ltd. Þti., 2007 Yapý Kredi Yayýnlarý’nda 1. basým: 1994 Can Yayýnlarý’nda 1. basým: Ocak 2008 Yayýna Hazýrlayan: Faruk Duman Kapak Tasarýmý: Erkal Yavi Kapak Düzeni: Semih Özcan Dizgi: Hayriye Kaymaz Düzelti: Fulya Tükel Kapak Resmi: Mehmet Ulusel, 18 x 24 cm, tuval üstüne karýþýk teknik, ayrýntý Kapak Baský: Çetin Ofset Ýç Baský ve Cilt: Özal Basýmevi ISBN 978-975-07-0903-6 CAN SANAT YAYINLARI YAPIM, DAÐITIM, TÝCARET VE SANAYÝ LTD. ÞTÝ. Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray, Ýstanbul Telefon: (0212) 252 56 75 - 252 59 88 - 252 59 89 Fax: 252 72 33 http://www.canyayinlari.com e-posta: yayinevi@canyayinlari.com 4 Semih Gümüþ KARA ANLATI YAZARI VÜS’AT O. BENER ELEÞTÝRÝ CAN YAYINLARI 5 SEMÝH GÜMÜÞ’ÜN CAN YAYINLARI’NDAKÝ ÖTEKÝ KÝTAPLARI FUTBOL VE BÝZ / yazýlar BAÞKALDIRI VE ROMAN / eleþtiri ÖYKÜNÜN BAHÇESÝ / eleþtiri YAZARIN YALNIZLIK BURCU / deneme ELEÞTÝRÝNÝN SÝS ÇANI / eleþtiri 6 Semih Gümüþ, 1956’da Ankara’da doðdu. Ankara Fen Lisesi ve Gazi Lisesi’nden sonra, 1981’de Ankara Üniversitesi Siya sal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Ýlk yazýsý ayný yýl Yazko Edebi yat dergisinde yayýnlandý. 1981-1985 yýllarýnda Yarýn dergisi nin genel yayýn yönetmenliðini yaptý. 1995-2005 yýllarýnda AdamÖykü dergisinin genel yayýn yönetmenliðini yürüttü. 2006 Aralýk ayýnda NotosÖykü dergisini çýkardý ve þimdilerde bu derginin genel yayýn yönetmenliðini yürütüyor. Kendine özgü çözümleyici bir eleþtiri anlayýþýna sahip olan Semih Gümüþ’ün 1991’de Roman Kitabý, 1994’te Kara Anlatý Yazarý, Karþýlýksýz Yazýlar, Yazýnýn ve Tarihin Bilinci, 1996’da Cevdet Kudret Eleþtiri Ödülü’nü de alan Baþkaldýrý ve Roman, 1999’ da Öykünün Bahçesi, 2002’de Puslu Ada, 2003’te Yazýnýn Sar kacý Roman, 2005’te Yazarýn Yalnýzlýk Burcu adlý kitaplarý yayýnlandý. 7 8 ÝÇÝNDEKÝLER Yazýn Yapýtlarýnda Anlamý Okumak (Önsöz)................. 9 KÝÞÝLÝK ÇÖZÜLÜÞÜ VE YAZININ YÜKSELÝÞÝ Saçma’yý Saçma Kýlma Güçlüðü.............................. 19 Kimdir Bay Muannit Sahtegi?.................................. 21 Bir Kenef Taþkýný Alegorisi....................................... 26 Kiþi Adlarýnýn Gizleri................................................. 30 Yazýnsal Olanýn Sýradýþý Adlarý................................. 33 Ýntihar ve Ölüm Düþüncesi....................................... 37 Ölüm Faik’in Gözlerinden Iþýr.................................. 40 Korkularý ve Kaygýlarý Sahtegi’ye Karþý................. 43 Çok Boyutlu Bir Yabancýlaþma................................. 45 Sevgisiz Bir Yaþam...................................................... 48 Zamana Yenik Düþmek.............................................. 51 Gerçekliðin Kurmacaya Dönüþümü........................ 52 Anlatý Kimin Anlatýsý?............................................... 59 Baský Altýna Alýnan Yaþantýlar................................. 62 Osman Yaylagülü Kimdir?........................................ 66 Kemal ve Faik.............................................................. 74 Anlatý Zamaný.............................................................. 78 9 Anlatým Biçimi............................................................ 81 Vüs’at O. Bener’in Dili ve Dil Biçemi...................... 90 Aykýrý Bilincin Þiiri................................................... 102 Vüs’at O. Bener Ýronisi............................................. 105 KARA ANLATIYI ÖNCELEYEN ÖYKÜLER Dost ve Yaþamasýz..................................................... 111 Siyah-Beyaz: Bir Olgunluk Dönemi Ürünü......... 122 “Ýlki”: Öykücülüðümüzün Baþyapýtlarýndan....... 141 Kara Tren................................................................... 148 Okuma Uðraþý (Sonsöz)................................................. 155 Notlar................................................................................ 159 Dizin.................................................................................. 161 10 Yazýn Yapýtlarýnda Anlamý Okumak (Önsöz) Yazýnsal yapýt karþýsýnda eleþtirmenin konumu nedir? Okurun alýmlama sürecindeki etkinliði ya da yapýtýn anlamlarýnýn çözümlenip dýþa vurulabilmesine yapabileceði katkýlar hangi ölçekte tartýlabilir? Yazarýn býraktýðý yerden alan eleþtirmen, verili bil gileri ve onlara dayalý tasarýmlarý, dolayýsýyla bazý ön kabulleri taþýyan bir çýkýþ noktasýnda bulunur. Oku run, buna karþýlýk, yazýn yapýtýnýn anlamlandýrýlabilme koþullarýna ve alýmlama sürecine katýlma biçimi kolay lýkla kestirilemez. Okur karþýsýnda tekinsiz bir etkinli ðin alanýna çekilir yapýt. Yazýnsal gerçeklik ile okur arasýnda, dýþsal etkenlerin bozamadýðý bir iliþki biçimi oluþmuþtur. Okurun, hangi okuma biçimlerinin, hangi ölçütlerine göre alýmlama sürecine katýldýðý sorgulana bilir mi? Bu oldukça bireysel ve içevurulmuþ sürece dýþardan katýlmak, bu çok özel yaþantýnýn gizlerini çöz mek neredeyse olanaksýz gibidir. Yazýnsal anlatýlar, yaratým sürecinin özellikleri yaný sýra, alýmlama sürecinde okurun etkin katýlma biçimle rine göre anlamlandýrýlabilirler. Her çözümleme ve anlamlandýrma çabasý bir yeniden oluþuma yol açtýðý gibi, her yeniden oluþum da bir yeniden üretimin sonu cudur. Yazýnsal metin bu etkinliði geliþtiren ortamýn 11 yaratýlmasýna olanaklar sunar. “Belirlenmiþ bir ürün olarak metin doðallýkla kendi üretebilirlik tarzlarýný alý cýya dayatýr,” diyor Terry Eagleton, “ve bu anlamda bunu kendi tüketimini üretmesi için yapar denebilir. Bu, okura tek bir anlam dikte etmesi deðil, okurun ve kendi ideolojik matrisinin konjonktürü içinde, zorunlu olarak sýnýrlý olan bir mümkün okumalar alaný yarat masýdýr.”1 Vüs’at O. Bener, özellikle Buzul Çaðýnýn Virüsü’n de, pek çok yorumlama alaný býrakýr. Bu yorumlama alanlarý eleþtirel okuma için birer çekim merkezi gibi dirler ve zihinsel üretimin sonuçlarýný mýknatýs gibi çekerler. Böylece roman, Vüs’at O. Bener’ce tasarlanan, metnin kendince de beklenen karþýlýklarýný aramaya koyulur. Dizgesel bir yapý olan metindeki yorumlama alan larýnýn taþýdýðý yükleri ve dilsel anlamlarý bulgulamak ve metin-içinden Vüs’at O. Bener’in anlatý serüvenine, oradan da yenilikçi Türk romanýnýn kendini oluþturma devimine yönelmek, çözümleyici eleþtirinin kuþkusuz ödevidir. Sýkýdüzenli bir çözümleme ve okuma süreci metnin yapýsýný ayrýþtýrarak ilerlerken, amacýna ulaþ týkça deriþtirecektir de. Buzul Çaðýnýn Virüsü’nde her alt bölüm bir ayrýk anlama karþýlýk düþerken bütüncül bir anlama, tamamlanmýþ bir roman kurgusuna, deri þik bir yapýya da ulaþýlacaktýr. Akþit Göktürk, “Her yazýn yapýtýnýn ortaðýdýr okur,” diyor. “Bir yazýn yapýtý da okurda yaþar ancak.”2 Vüs’at O. Bener’in romanlarý, okuru ortak olmaya çaðý ran özellikler taþýr. Okurun etkinliði arttýkça ve eleþti rinin düzeyi yükseldikçe yapýtýn da yazarýn elinden çýktýðý, okurun ya da eleþtirinin dünyasýnda yeniden üretildiði ve bir baþka düzeyde, baþkalaþmasýný sürdü rerek kendini var ettiði görülür. Yazýnsal anlamlarýn somutlanmasý süreci, çoðun o yapýtýn yarattýðý bir itkiyle baþlar. Bazen öyle olur ki, 12 yapýtýn asal ve yan-anlamlarý çözülemez bir karmaþýk lýða gömülür. Bir im gerekir yakalanýp çözüme götüre cek, ama hep güçleþir bulunmasý. Bay Muannit Sahte gi’nin Notlarý deðil, ama Buzul Çaðýnýn Virüsü böyle çetin bir anlatý düzeyi getirir okurun önüne. “Mono log”, “Kuþ”, “Öfke” ve en yeni öykülerinin de kendile rine kapanan biçimde kurulduklarý söylenebilir. Yazýn yapýtýnýn, çeþitli düzeylerin bireþimine daya lý organik birliði de okuma edimince tamamlanýr. Denebilir ki, anlatýnýn gevþek kalan örgüsü ona atýlan ilmeklerle, çözülüp yeniden kurulan anlam dengeleriy le sýkýlaþýr. Ne denli sýký olursa olsun, bu örgünün zamana direnemeyiþi de yazýnsal metinlerin bir baþka özelliðidir. Zaman, yazýn yapýtýnýn örül yapýsýný ve anlam dokusunu gevþetir – kaçýnýlmaz biçimde gerçek leþir bu gevþeme ve açýlma. Demek ki bir yazýn yapýtý nýn ucu, geleceðe dönük olarak, yan-anlamlar üretme ye hazýr bir gizilgüç biçiminde, hep açýk durumdadýr, ki yeni okuma ve eleþtirel duruþ biçimlerine göre kapý larýný aralayabilsin. Roman yazarý, romaný okurla paylaþabilmek ve bu kez okur tarafýndan yeniden yaratýlabilmesine olanak saðlamak için, bazen kendi istenciyle, bazen de istenç dýþý, yaratým sürecinin ucunu açýk býrakýr. Romanýn tamamlandýðýný, ama yaratým sürecinin tamamlanma dýðýný anlatan bir paradoks var burada demek ki. Romanýn yaratýlmasý yazarýn bireyliði içinde gerçekle þen bir süreçken, okurun ya da eleþtirinin etki alaný içinde yeniden yaratým süreci yaþanýr. Bay Muannit Sahtegi’nin Notlarý sözgelimi, yazarýnca kuþkusuz tamamlanmýþtýr. Gelin görün ki, romanýn öykülenen zamaný bir yerde durdurulmuþtur; demek ki okurun düðmeyi açýp zamaný ilerletmesi beklenebilir. Kaldý ki, anlatý zamaný okurun belleðinden daha silinmemiþtir. Bay Muannit Sahtegi’nin yaþamý ve kýzý Fatoþ ile iliþki si nasýl sürecek ve hangi anlamlarý üretecektir? Okuma 13 edimi, hem yazarýn belirlediði anlamlarý alýmlamayý, hem de yazarýn býraktýðý boþluklarý, denetleyemediði alanlarý, metnin kendince edindiði suskularý anlamlan dýrmayý içerir. Yazýnsal metin kuþkusuz tamamýyla tüketilmesi olanaksýz çoklukta asal ve yan-anlamý içkinleþtirmiþtir, ama bunlarýn bütününün verili bir uzam içinde bulgu lanmasý olanaksýzdýr. Birbirinden farklý özellikler taþý yan yazýnsal uzamlar farklý yorumlara yol açarlar. Bu yorumlarýn, dolayýsýyla okuma biçimlerinin bütünü nün doðru ve geçerli olacaðý öne sürülemez elbette. Yazýnsal metin, gerek zamanla deðiþen, gerek zaman dan baðýmsýzlaþmýþ özellikleriyle, bu yorumlarý kendi süzgecinden de geçirir. Bu arada öyle yorumlar yapýla bilir ki, yazýn yapýtýnca kesinkes dýþarlandýklarý için, okuma ediminin konusu edilmeyebilirler. Vüs’at O. Bener anlatýsý çözümlenirken, þu yanlýþa kolaylýkla düþülebilir: anlatýyla özdeþleþen bir yazarla karþý karþýya bulunulduðu... Dýþ gerçeklikle tam örtü þen yazýnsal gerçeklik yanýlsamasý... Öyle ki, Vüs’at O. Bener imgesi sýk sýk metnin düzlemleri arasýnda dola þýyor görünebilir okura. Anlatýnýn deðil de yazarýn iç dünyasýnýn yorumlanmaya çalýþýlmasý gibi, yanlýþ bir sonuca götürür bu da. Oysa Susan Sontag bu durumda gösterilecek duyarlýða þu sözleriyle ýþýk tutuyor: “Sanat yapýtý ola rak yaklaþýlan sanat yapýtý, bir bildiri ya da bir soruya yanýt deðil, bir yaþantýdýr. Sanat yalnýzca bir þey hak kýnda deðildir; kendisi de bir þeydir. Sanat yapýtý, yal nýzca dünya üzerine bir metin ya da yorum deðil, dün yanýn içinde bir þeydir.”3 Roman, hiç kuþku yok ki, gerçek dünyayý olduðu gibi yansýtmaz; onun ötesinde, dýþ dünyanýn soyutlana bilir gerçekliklerinden türeyen yeni bir dünya imgesi kurar; ortaya çýkan þey, kendisi de tastamam bir gerçek olan yazýnsal bir dünyadýr. Bu açýdan bakýldýðýnda da 14 Vüs’at O. Bener’in romanlarý gerçekçilik yönünden eleþtirilebilir nesneler sayýlamazlar. Baþlangýç döne mindeki öykülerinden farklý olarak, kendileri gerçek dünyayla öte dil arasýnda gidip gelen romanlarý, ancak kendi kurduklarý yazýnsal yaþantýlar içinde anlamlýdýr lar. Vüs’at O. Bener’in romanlarýna bu ayrýksý özelliði onun çok kendine özgü dil ve anlatým biçeminin kazan dýrdýðý söylenebilir. Kiþilerinin ruhsal durumlarýný içselleþtirme, onlara alaycý bir gözlükle bakma, kapalý yaþantýlarý sarmalama yetisindeki büyük baþarýsýyla, Vüs’at O. Bener, üstünde yeterince durulmamýþ bir yazýnsal dil yaþantýsý kurmuþtur. Bu yaþantý (demek ki dirimsel ve organik bir yapýdan söz ediyoruz) kendi anlamlarýný da çok boyutlu bir uzama, çeþitli frekans lardan gönderip durur. Bir yansýtýcýyla karþýlaþtýðýnda, yeni bir açý kazanarak, bir baþka yansýtýcýya yönelir. Gücü bazen çoðalýp bazen azalarak, baþlangýçta yazarý nýn bile öngörmediði anlamlar üreterek, yazýnsal yaþa mýný pekiþtirir. Umberto Eco, “Dilin metinler biçiminde düzenlendiði soyut dinamiðin, kendine özgü yasalarý vardýr ve bu soyut dinamik, sözceleyen kiþinin isteðin den baðýmsýz olarak anlam üretir,”4 diyor. Sözceleyen yazar, soyut bir dil dilsel-yapýsal devim (dinamik) yarat týðýný kuþkusuz biliyordur – kendisinin de kestiremedi ði anlamlarýn üretilebildiðini bazen þaþkýnlýkla izleye rek. Hem sonra, bir Vüs’at O. Bener anlatýsýndan söz edebilmek için, o anlatýyý taþýyan özel ve özgün dili de anlamak ve soyutlanarak algýlanabilir olan bir yazýnsal metinle karþý karþýya bulunulduðunu bilmek gerekir. Denebilir ki, Vüs’at O. Bener anlatýsý, Türk yazý nýnda beliren yenilikçi yönsemler içinde, neden sonra en atak olanlardandýr. Öncelikle bambaþka bir dil kuruluþu ve giderek kurgulanmýþ dille tanýmlanabile cek olan bu yenilikçi yazýnsal tutum, kimilerince her hangi bir aykýrýlýk olarak alýnmýþtýr. Ne ki, yalnýzca 15 yapay yeniliklere dayalý bir dil ve anlatým biçimi, yaza rý okur önünde çýrýlçýplak soyarak deðersizlikleri açýða vurur. Vüs’at O. Bener anlatýsý için böyle bir duruma düþmek bir yana, oturdukça deðer kazanmaktan söz edilebilir. Kendine sýkýdüzenli bir yapý, olgun bir yazar lýk tutumu, özgün bir yazýnsal dünya ve apaçýk bir çev ren kurabilmiþ olan bu dil ve anlatým biçimi ayrýksý bir yer bulmakta gecikmemiþtir – yeri edebiyatýmýzýn göz den uzak burçlarýnda olsa da... Bir de anlatýdan baðýmsýz bir yerde, dil biçemi var dýr Vüs’at O. Bener’in. Roland Barthes’ýn þu sözleri ondaki dil biçeminin yerini de neredeyse tam olarak anlatýr: “Dil Yazýn’ýn berisindedir.. Biçemse nerdeyse öte sinde; yazarýn bedeninden ve geçmiþinden birtakým imgeler, bir konuþma biçimi, bir sözcük daðarcýðý doðar ve yavaþ yavaþ sanatýnýn özdevinimleri olur.”5 Vüs’at O. Bener, ilk öykülerinden Bay Muannit Sahtegi’nin Notlarý’na, Kara Tren’e, bir dil biçemine bütüncül bir örgü, bir düzey ve yapý kazandýrmanýn ince iþçiliðini yapmýþtýr. Her gerçek edebiyat yapýtýnda olduðu gibi, Vüs’at O. Bener’in yazýnsal anlatýsýnda da eleþtiriye hem son suz olanaklar tanýnýr, hem pek çok güçlük çýkarýlýr. Doðrusu, eleþtirinin iþi has yazýn yapýtlarý karþýsýnda her zaman güçtür. Eleþtirmenin yazýnsal anlatýyla ilgili yargýlarý da, ancak yaptýðý yorumlar arasýnda bir tutar lýlýk, anlam dizisi varsa deðer kazanýr. Kendi öznelliðini –ama ket vurmadan– denetleye bildiði, abartmadýðý, yorumlarýnýn ve anlamlandýrma yetisinin kendi yazýnsal çevreniyle sýnýrlandýðýný bildi ði ve her metin için o metne özgü bir düzeyde kurula bildiði sürece, eleþtiri de tamamlanmýþ sayýlabilir. Yazar-yapýt-okur (eleþtirmen) arasýnda saðlam bir köp rü kurulduðunda, yaratým süreci gerçek boyutlarýný kazanmýþ olur. 16 Sartre, “Okuma, algýlama ile yaratýþýn bireþimi gibidir,” diyor.6 Gerçekten de okuma yazýnsal bilgiyi öngerektiren bir edimken, yaratýcýlýðýn da ortaya kona bilmesidir. 17 18 KÝÞÝLÝK ÇÖZÜLÜÞÜ VE YAZININ YÜKSELÝÞÝ Bay Muannit Sahtegi’nin Notlarý’ndan Buzul Çaðýnýn Virüsü’ne Kara Anlatý Yazarý Vüs’at O. Bener 19/2 I Saçma’yý Saçma Kýlma Güçlüðü Vüs’at O. Bener’in Bay Muannit Sahtegi’nin Not larý1 adlý romaný, oldukça derin bir boðuntu içinde yakaladýðý roman kiþisi Bay Muannit Sahtegi’nin, bel ki de bulabileceði tek çýkýþ noktasýný yeniden keþfetti ði sýrada baþlýyor. Bay Muannit Sahtegi: Anlatý edebi yatýmýza çýkagelen bu çok ayrýksý ve tuhaf kiþilik, “Yi ne öldürgen bir intihar sabahý, yirmi miligram nobrak sin almama karþýn, ellerimin titremesini önleyemiyo rum, kaydýn Bay Muannit Sahtegi,” sözleriyle baþladý ðý ilk tümceyi, “yapma, seni konuþmak deðil, yazmak kur ta rýr der ken, ya ni gün lük adý al týn da ilk üç beþ tümcenin yazýldýðý günden tam üç yýl sonra, yeniden baþlamayý deniyorum,” (s. 9) diye baðlar. Yazmak – Bay Muannit Sahtegi için, yaþadýðý dün yanýn olumsuzluklarýný kavramanýn; yaþadýklarýný yaþandýklarý gibi almanýn; bilinçli, aklý baþýnda bir insan, bir birey olmanýn; verili yaþantýlarýn ve sýradan iliþkilerin anlamsýzlýðýný bilince çýkarmanýn ve onlarla uzlaþmamanýn; kendine yetmenin yoludur. Bay Muannit Sahtegi’nin bunu baþarýp baþarama yacaðý baþtan belli deðildir; geçmiþinden kurtulmaya, yazmadýðý yýllarý –yazmadýðý için!– yok saymaya kalký 20 þýrken, “bugünden gidebildiðimce ileri gidebileyim, saçma’yý saçma kýlmayý deneyeyim,” (s. 10) diye düþün mektedir. Belli ki Bay Muannit Sahtegi, Albert Camus’nün Uyumsuz (ya da, Saçma)* kavramýna gönderme yapý yor ve bu kavrama uygun düþen bir davranýþ biçimi edinmek istiyor. Camus, “Bütünüyle tinsel görünen, açýk bir olgu vardýr,” diyor Sisyphos Söyleni’nde, “insa nýn her zaman kendi gerçeklerinin pençesinde olduðu. Kimi gerçekleri benimsedikten sonra onlardan bir daha kopamaz insan. Ödemek de gerek biraz. Uyumsu zun bilincine varmýþ kiþi, ayrýlmamasýya baðlanmýþtýr ona. Umutsuz ve umutsuzluðunun bilincine varmýþ kiþi, geleceðin deðildir artýk.”2 Bu düþüncelerin Bay Muannit Sahtegi’nin kimliði ni aydýnlattýðý da pekâlâ söylenebilir. Onun da kendi gerçeklerinin pençesinde olduðu, bunlarýn bazýlarýn dan hiç kurtulamayacaðý, “saçma”ya baðlanma çabasý ný yýllar boyu ardýnda sürükleyeceði, anlatý ilerledikçe daha iyi anlaþýlýr. Ve en sonunda, Bay Muannit Sahte gi’nin çözülüþünün neredeyse tamamlanacaðý günler de, “12 Eylül 1987” tarihli günlüðünde, þu notla karþý laþacaktýr okur: “Notlarýmý okumayý içim kaldýrmýyor, saçmayý saç ma kýlamamýþým besbelli!” (s. 95) (italikler, S.G.) Bay Sahtegi, romanýn ikinci sayfasýnda “saçma’yý saçma kýlmayý deneyeyim” sözleriyle baþlattýðý anlatý zamanýný, romanýn sondan üçüncü sayfasýnda, “saçma yý saçma kýlamamýþým besbelli!” diye tamamlar – anla tý zamanýyla birlikte, Sahtegi dostumuzun yazýnsal ömrü, yazýnsal gerçekliðe göre gerçek çözülme süreci de tamamlanmýþ olur. Boþuna mý geçmiþtir geçen zaman? Bay Muannit Sahtegi’yi konuþmak, yani çevresiyle iliþki kurmak ya da kendi iç sesini dinlemek, kendi baþýnalýða gömülmek kurtaramayacaktý; bunu o da bili 21 yordu aslýnda. Gelin görün ki, tek kurtarýcý olarak gör düðü yazma edimi de onu düze çýkaramamýþtýr. Kendi ni kuþatan gerçekliði ve ona koþullu iç dünyasýný yene memiþ, uyumsuzluðun üstesinden gelememiþtir. Akut bir iç sancýya dönüþmüþ bulunan ruhsal çözülüþü onu tüketmiþ, kendi kendini yemiþtir bir bakýma. Kimdir Bay Muannit Sahtegi? Bay Muannit Sahtegi’nin tanýmlanabilir bir kimli ði var mýdýr? Ya da çözümlenebilir bir kiþiliði?.. Bulun duðu (yaþadýðý deðil!) toplumsal çevre içinde belli bir kiþisel konumu olup olmadýðý da bu arada sorulabilir elbette... Her üçüne de bazý karþýlýklar bulunabilir hiç kuþku suz, ama bu karþýlýklarýn ne köþeli biçimde verilmesi ola sýdýr, ne de bütünüyle kuþatýcý olmasý. Vüs’at O. Bener’in kapalý olmayan diline karþýlýk, oldukça kapalý ve ilk oku mada hemen açýmlanabilir olmayan bir anlatý örgüsü ve þaþýrtýcý uçlar veren, karmaþýk bir biçemi olduðu belirti lebilir. Bay Muannit Sahtegi’nin kimliði ve kiþiliði, Vüs’at O. Bener’in anlatýsýnýn yapýsal katlarý çözüldükçe yaprak yaprak açýlmaya baþlar. Çözümleme çabasýný tersinden alýp ilkin Bay Muannit Sahtegi’ nin kimliðini ve kiþiliðini açýmlamaya çalýþmak da, anlatýnýn karmaþýk dokusu nun sökülmesini saðlayabilir. Bulunduðu toplumsal çevre içindeki konumunun, Bay Muannit Sahtegi’nin anlaþýlmasýnda ikincil bir yeri vardýr. Bir þair ve yazardýr o (týpký Buzul Çaðýnýn * Albert Camus’nün Sisyphos Söyleni’nde temel bir anlamý belirtmek için kul landýðý “absurde” sözcüðü dilimizde çoðu kez “saçma” sözcüðü ile karþýlanmýþ týr. Oysa sözcüðün kavramsal karþýlýðý “saçma” sözcüðüyle tam olarak anlatýla mýyor. Tahsin Yücel de bu açmaza dikkat çekerek, “uyumsuz” sözcüðünü “saç ma” nýn yerine önerirken, þu açýklamayý yapýyor: “Sisyphos Söyleni’nde ‘absur de’ sözcüðü bu anlamý aþar, insan ya da düþünce sözcüklerinin sýfatý olduðu zaman, insan açýsýndan evrenin akla, mantýða aykýrýlýðýný, tutarsýzlýðýný anlamýþ, her þeyi olduðu gibi gören, bilinçli insaný ya da düþünceyi belirtir.” 22 Virüsü’nün kahramaný Osman Yaylagülü gibi): “...hafi fe alýnamayacak yeteneði” (s. 13) olduðunu, artýk üstü ne bir taþ daha koyamadýðý entelektüel birikiminin küçümsenemeyeceðini düþünüyor! – Çok az yazmaya, dizelerini “çaylak” bulmaya baþlamýþ olsa bile... Avukattýr: “Otuz altý yýl Devlet kapýsýna git-gel’den sonra emekliye” (s. 43) ayrýlmýþ; dayýoðlu’nun, “Geçir sýrtýna cübbeyi, müþteri bulmak bana ait... (...) Memle ketin yarýsý öbür yarýsýndan davacý neredeyse,” (s. 43) biçimindeki sýkboðaz ediþlerine bir yandan kulak asmaz görünürken, öbür yandan harcamalarýný ucu ucuna denklemek için özel þirketlerde danýþmanlýk kovalamaktadýr... Altmýþýna dek yaþadýðý evliliklerini ise, þöyle yorumluyor: “Her ne hikmetse, benimle yaþamlarýný bölüþmeye önce pek gönüllü olduklarýný unuttular diyelim, bari sonra suçun sadece bende olmadýðýný belirtmeye –ara sýra, kerhen de olsa– gerek görmeyen kadýnlar kelek kafama vurdular ha vurdular, azla yetin mek huysuzluðunu mezeki sakýzý ettiler. Ýlkinin kýsa cýkmýþ ömrü, ikincisi iyi dayandý doðrusu, geç de olsa, erkek kadýnmýþ neme gerek bastý gitti, üçüncüsü çabuk pes etti, ‘çekemem bu alkolik herifi, korkunç cimri üstelik!’ Sus, sus müfteri Mavi Sakal, bela aðýna yakalanan sanki onlar deðil!” (s. 41) Fatoþ: Sahtegi Vicdaný: Öte yandan apayrý bir iliþ kiyi, o güne dek yaþamadýðý bir tür baðlanmayý Fatoþ ile yaþamaktadýr Bay Sahtegi. Fatoþ: Bay Muannit Sah tegi’nin kýzýdýr elbette! Gelin görün ki, Fatoþ’u Ýngilte re’ye yolcu etmeye birlikte gittiði insanlarýn aklýndan geçirdiklerini, Bay Sahtegi þöyle algýlar: “Bana da bakýldý uzak yumuþaklýkla, kuþkusuz hukuksal bað kurulmadan önceki ‘neci’liðim üzerine yoðunlaþan dedikodular anýmsanarak. Babasý yerindeki adamýn tomur kýzcaðýzý kandýrdýðý kösnük imgelemelerinden, 23 24 25