maarif vekâleti`nin 1927 yılı “türkiye arması” müsabakası

Transcrição

maarif vekâleti`nin 1927 yılı “türkiye arması” müsabakası
Uluslararası Sosyal Ara tırmalar Dergisi
The Journal of International Social Research
Cilt: 5 Sayı: 22
Volume: 5 Issue: 22
Yaz 2012
Summer 2012
www.sosyalarastirmalar.com
Issn: 1307-9581
MAAR F VEKÂLET ’N N 1927 YILI “TÜRK YE ARMASI” MÜSABAKASI
“‘TURKISH COAT OF ARMS’ CONTEST HELD BY THE BOARD OF EDUCATION IN
1927”
Ya ar ÖZÜÇET N*•
Ahmet Ha im ALTINI IK**
Öz
Arma ve benzeri semboller de i ik soy ve devletlere, farklı dinlere ait olmakta ancak, ayrı
sembol ve i aretlerin ortaya çıktı ı da görülmekte idi.
Osmanlılar, figürlü tasvirlere ra bet etmedikleri ilk dönemlerde devlet arması olarak
sultanın tu rasını kullanmı , geç devirlerde ortaya çıkan devlet armasını Batılı bir anlayı la
düzenleyerek çok unsurlu ve simetrik bir kompozisyon ortaya koymu lardı. Bu kompozisyon II.
Mahmud devrinde bozulmaya ba lamı , II. Abdülhamid devrinde ise orijinalli ini kaybetmi ti.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulu u ile birlikte Osmanlı Arması'nın hukuki de eri de
hükümsüz kalmı tı. Yeni devlet, “Türkiye Cumhuriyeti arması” için Maarif Vekâleti'nin bünyesinde
genel bir müsabaka açılmasını kararla tırmı , yapılan bu müsabakada Namık smail’in hazırlamı
oldu u arma ba arılı bulunmu , ancak bu arma modeli devletin resmî arması olarak kabul
görmemi tir.
Anahtar Kelimeler: Arma, Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Arması Müsabakası, Türkiye
Arması, Maarif Vekâleti.
Abstract
Although coat of arms and other similar symbols pertained to different dynasties, states
and religions, it is seen that distinct symbols and emblems have also appeared.
Ottomans used sultan’s signature as the official coat of arms in the first period when they
did not indulge figurative portrayals. They arranged the official coat of arms with Western concept
and introduced a multifactorial and symmetric composition in the late period. This composition
started to be deformed in the time of Sultan Mahmud II and lost its originality in the time of Sultan
Abdulhamid II.
As Turkish Repuplic was established, the Ottoman Coat of Arms fell into abeyance jurally.
The new state decided to hold a contest for “Turkish Republic Coat of Arms” through the
instrumentality of the Board of Education.
After the contest, the coat of arms designed by Namık smail was found successful but this
coat of arms pattern was not accepted as the official coat of arms.
Keywords: Arm, Turkish Coat of Arms, Turkish Republic, Turkish Arm, The Board of
Education.
*• Doç. Dr., Ahi Evran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.
** Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı.
- 333 Giri
Arma; bir otoriteyi veya bir sosyal statüyü ifade eden ve üzerinde yer aldı ı nesneyi,
ta ıdı ı fikir ve otoriteye ba ımlı veya mensup kılan tanıtıcı ekil1 olarak tarif edilmektedir.
Kısaca arma; bir devlet, bir ehir, bir hükümdar veya bir aileye mahsus olan alametlerin
tertibinden meydana gelen resim, kabartma, silah ve e yayı içeren levha diye tanımlanabilir
(Celal 1975: 103). Tarihin yardımcı bilimlerinden olan arma ise, armanın kendisinden, arma
sanatı ve arma hukukundan bahseden bir bilimdir. Bu bilimin kaynakları mühürler, paralar,
Ortaça yazarlarının eserleri ve arma tomarları, mezar ta ları, arma beratları olup, sistemli
olarak i lenmesine XIV. yüzyılda ba lanmı tır2.
Arma ve benzeri kavramlar tarih öncesi ça larda mevcut olup, ileti im görevini
üstlenerek, de i ik soy ve devletlere, farklı dinlere ait olmu ancak, ayrı sembol ve i aretlere de
rast gelinebilmi tir. Arma ve semboller, do adan kaynaklanıp, do anın yaratıcı ve yok edici
özelliklerinin adeta kendilerine yansımasına neden olmu tu. Bu ekilde sembol ve armalar dinî
ve manevî dü üncelerin bir ürünü olarak meydana gelmekte ve bilahare kendilerini Tanrı sayan
krallarla geli erek, yönetici sınıfın bir i areti olmakta idi (Özdemir 1997: 9-11).
nsano lu, do ayı anlama ve kendilerini anlatma çabalarının birer neticesi olarak
ileti imin alt grubu olan i aretler dünyasını meydana getirmi ti. Böylece çok eski zamanlardan
beri kendilerine mahsus özel alametler ta ımak e ilimi göstermi lerdir. braniler, Çinliler,
Avrupalıların istilasından önce Azteklerde ve hemen hemen bütün eski milletlerde bu e ilim
görülmekteydi (TA 1971: 352). Bu yüzden armaların ortaya çıkı ı insanlık tarihine kadar
uzanmaktadır. Mısır, Mezopotamya ve Ön Asya uygarlıklarında, Anadolu'da Hititler’de,
Truva'da ve Galatlar’da arma ve benzeri sembollerin kullanıldı ı günümüze gelen eserlerden
anla ılmaktadır. Eski ça larda armanın en yaygın kullanıldı ı yer sikkelerdir. lk sikkeyi basan
Lidyalılar, krallarının arması olarak arslan ekli kullanmı , di er kent devletlerine Lidyalılardan
geçen para basma i lemi aracılı ıyla bu kentlerde de armaların ortaya çıkması söz konusu
olmu tur. Bahsi geçen dönemde armalar, dinî, astronomik, ticarî ve kent armaları eklinde
Akdeniz uygarlıklarının tamamında yaygınla tı ı görülmektedir (Özdemir 1997 14).
Akdeniz uygarlıklarının bir bölümünün slâm mparatorlu u yönetimine girmesiyle
birlikte, slâmiyet’in ekil ve resme mesafeli duru una ra men kar ılıklı etkile im neticesi
özellikle astrolojik semboller slâm medeniyetine girmi , renk sembolizmi geli mi ti (Artin
1902: 79). Avrupa'da arma ve semboller XI. ve XII. yüzyıllarda Haçlı seferleri esnasında ortaya
çıkmaktadır. Öncelikle Bizans'ın geli mi dinî sembolizminden etkilenen Avrupalılar, haçı
Bizans'tan almı lardı. Bu alametlerin bugünkü anlamda armalar haline gelmesi, XII. yüzyıl
ortalarına rastlar. Harpte veya harp oyunlarında ta ınan silah ve elbiseler üzerinde, Bizans ve
Haçlılar vasıtasıyla do u memleketlerinden gelen süslerin etkisi ile herkesin bir süs
bulundurması ve bunların birbirinden farklı olması, armanın men eini te kil eder. Genel olarak
kalkan veya mi ferlere konan arma, yüzleri tamamıyla örtülü olan övalyelerin kendi adamları
tarafından tanınmasına yaramakta idi. Barı zamanlarında bu alametler mühürlerde
kullanılmı tı. lk armalı mühür, 1150 tarihinde görülmü tü. Mühür kullanılması adetinin
genelle mesi ile gün geçtikçe asalet, zenginlik veya ahsiyet sahiplerinin alameti haline gelen
armalar da dört yana yayılmı tır (TA 1971: 352).
Avrupa övalyelerinin sava sırasında tanınmak için, seçtikleri bazı ekilleri özellikle
kalkanlarına ve di er silahlarına i letmelerinden dolayı Latince'de kalkan ve silah, zırh, ordu
1
2
Türkiye Diyanet Vakfı slâm Ansiklopedisi (TDV A), C.3, stanbul 1991, 382; Arma; Hüseyin Kâzım Bey tarafından Türk
Lügatinde u ekilde ifade etmektedir; Arma; talyanca, arma isim, yelken, direk ve seren gibi donanan eyler; bir
ni an ve alamet-i mahsusayı havi levha ve bunların üzerlerinde mahkuk olan resimler ve nakı lar, hükümetlerin,
bazı ehirlerin ve büyük ailelerin alamat-ı mahsusalarını, nuku ve tesaviri ve cümel ve rumuzu havi levhalar,
yeniçeride yirmi be in topuzu misillu her hanedanın esliha; maadin ve hayvan resimlerinden ibaret ni anı, Türkide
ongun; Pakalın 1983: 80.
Komisyon (1971). Türk Ansiklopedisi, C.3, stanbul: Milli E itim Basımevi, s. 352.
- 334 -
anlamlarını ta ıyan arma kelimesi, Ortaça 'dan itibaren bu tür alametlerin de adı haline
gelmi tir. Daha sonraları kalkanlardaki bu ekiller övalyelerin ahfadı tarafından asaletlerinin
belirtisi olarak benimsenmi ve ortaya çok çe itli armalar çıkmı tır. Arma, bazen tek ekil bazen
de birkaç eklin kompoze edilmesiyle ortaya çıkmakta ve her figür veya motifin ayrı ayrı
meydana getirdikleri bütünün de genel bir anlamı bulunmaktadır. Bütün dünyada görülebilen
armaların kompozisyonlarında genellikle hayvan, hayali hayvan, silah, yıldız ve çiçek gibi
motifler yer almaktadır3.
Avrupa’da henüz armaların kalkanlara i lenmedi i dönemde slâm ordularında bunun
görüldü ü, slâm ordularındaki kalkanlar yuvarlak ve badem eklinde olup, kalkanların yanı
sıra bayrakların da kare bir ekil, bir kılıç ve hilal, vazoya benzer bir ekil ve kufi tarzda
yazılmı Allah yazısı, kartal, aslan, zambak ve dikey bantların oldu u görülmektedir. Bu
i aretlerin hemen hepsi Haçlı seferleri sonunda Avrupa'da yaygın olarak kullanılmaya
ba lanmı tır. Avrupa'da kullanılan armalarda ortak özellikler bulunmaktadır. Hemen her
armada, arma kalkanı yer almakta arma kalkanının üzerinde ba lıca u ekiller yer almaktadır;
Yatay ve dikey renkli çizgiler, haç, kartal, arslan, leopar, at, bitkiler, ay, yıldız, güne , kale,
manto, anahtar, gemi, çapa, kılıç, ok gibi yer alan ekil ve nesneler bazen yalın olarak renk
üzerinde, bazen de bir kaçı bir arada kullanılıyordu (Özdemir 1997: 16-19; Haucourt vd.
1992:40-41).
1.Armanın Türklerdeki Yansımaları
Orta Asya bozkır uygarlıklarının uzun yıllar totemizm ve amanizm gibi ilkel dinî
inançların etkisinde kaldıkları görülmektedir. amanizm'in XIX. yüzyılın ilk yıllarına kadar bazı
Türk boylarını kuvvetle etkilemeye devam etti i ara tırmalar ile ortaya çıkmakla birlikte eski
Türkler daha çok tabiat kuvvetlerine, atalar kültüne ve gök tanrı inancına ba lı bulunmakta
idiler4. klim ve tabiat artlarına ba lı olarak dinamik bir hayat süren bozkır uygarlı ı insanları,
kültürlerini at ve demir üzerine kurmu lardı. Ate , demir, toprak, su ve a aç yalnız
amanistlerce de il tüm ya ayanlar için kutsal kabul edilmi ti (Uraz 1992: 165). At, demir ve
kurt, Türk mitolojisinden gelen bir kutsallı a sahipti. Ergenekon ve Türeyi destanlarında
belirtildi i gibi Türklerin türeyi inde kurt kültünün önemli bir yeri vardı. Hunların ve
Göktürklerin kurt ba lı sancak ta ımalarının kökeni bu kültten kaynaklanmaktaydı. Türkler bu
kültürel özelliklerin do urdu u sembolizme ba lı kalmı lardı. Türkler mübarek ve kutlu
saydıkları hayvanlara “ongun” adını vermi lerdi ( nan 2000: s.42-43).
Genel olarak her Türk boyunun kendine has olarak kutsal kabul etti i, at, geyik, da
keçisi, bo a ve yırtıcı ku lar gibi bir takım ongunları bulunmaktaydı. Bunlar, genelde damga
halinde kullanılırdı. Avrupa milletlerine en büyük tesirde bulunan hiç üphe yok ki Selçuklu
Türkleri olmu tu. O uz Türklerinin bütün boylarının arma ve sembolleri de büyük veya küçük
3
4
Komisyon (1991) TDV A, C.3: 382; 1180'den sonra bayrakların üzerindeki armaların övalyelerin kalkanlarında
görülmeye ba landı ı gözlenmi tir. Turnuvalara katılan övalyelerin kalkan ve mi ferlerinde yaygın olarak
kullanılan armalar, övalyelerin derebeylerine dönü mesi ile derebeyi ve asiller sınıfının ayırıcı bir i areti olmaya
ba ladı. Ba langıçta tamamen askerî bir nitelik ta ıyan bu i aretler sonraları aristokrasinin sembolleri haline
gelmi ti. Krallar, asilzadeler, piskoposların armalarının yanı sıra kentler ve gemilerde arma kullanılmaya ba landı.
Armaların hızla yaygınla ması ile arma kullanımı ve eklinin belli kurallara ba lanması dü ünülerek, her
asilzadenin armasının bilinmesi için Arma Sicilleri meydana getirildi. lk dönemlerden beri kullanılan ve üretilen
yeri tanımlayan sembol ve i aretler, XII. yüzyıldan ba layarak Ortaça Avrupa'sının üreticileri, tüccarları ve tüccar
birlikleri tarafından satı a sunulan malların üzerine marka olarak konmaya ba lanmı tır. XIV. yüzyılda lonca
sisteminin yaygınla ması ile malların üzerine konan üretici i aretleri, kalitesiz mallara kar ı bir garanti ve güven
belgesi oldu. Bu tanıtıcı i aretleri armanın ürünlere uygulanı ı eklinde meydana gelmi ti; Haucourt vd. 1992: 13-14;
Arma Sicilleri kralın yanında harbe katılan ya da bir turnuvada sava oyunlarına i tirak eden asilzadelerin
armalarının bir araya getirilmesi ile olu turulmu tur (Özdemir, 1997: 16).
Geni bilgi için bakınız, Komisyon (1992). Türk Dünyası El Kitabı, C. I, Ankara: Co rafya-Tarih, Türk Kültürünü
Ara tırma Enstitüsü Yayınları.
- 335 av kartallarından meydana gelmekteydi5. Göktanrı inancının getirdi i kültün bir sonucu olarak
yükseklerde uçan ve Göktanrı’ya yakın olan ku lar ongun olarak kabul edilirdi.
Bozkır kültürü ve Türklerin dinî inançlarının birer yansıması eklinde olan ongunlar
kutsallı ın yanı sıra i levsel açıdan aidiyet ve sahipli i ön planda tutmakta idiler. Göktanrı
inancının do urdu u güne , ay ve da ların da kutsallı ının Türk sembolizminde önemli bir yer
aldı ı, ünlü Hun Hükümdarı Attila’nın bayra ında bir ku resminin bulundu u, Göktürk
bayra ında ise kurt ba ının yer aldı ı bilinmektedir (TDV A, C.3, 1991: 382). Türklerin
slâmiyet’i kabulüyle birlikte slâm kültürü de bu i aretler dünyasına yön vermeye ba lamı tı.
Ancak Türkler ata geleneklerini Selçuklu ve Selçuklunun ardılı devletlerde, özellikle
Anadolu'da kurulan devletler aracılı ıyla sürdürmü lerdir. Türklerin Orta Asya'dan ta ıdıkları
gelenekler, slâmiyet, antik kültür ve Bizans’la kayna arak, yepyeni bir Anadolu kültürü
meydana getirmekte idi. Bu kültürün sembolizmi dünyanın en ilginç sentezini ve zenginli ini
yaratmı tır. Türk slâm devletlerinde armalara en yakın konu hâkimiyet timsali olarak
kullanılan sembollerdi. Bu sembol ya da armalara, bastırılması hükümdarlara has olan
sikkelerin üzerlerinde, hükümdarların yaptırdıkları binalarda, kullandıkları madenî e ya ve
elbiselerde rastlanmaktadır. Bu sembol ve armalar da güne , hilal, yıldız gibi kutsal sayılmı
gökyüzü cisimleri ile on iki burca ait i aretler, ok, yay, kılıç, tu gibi askerî araçlar, arslan, kurt,
tu rul, kartal gibi yırtıcı hayvanlar ve avcı ku lar, dragon, sfenks çift ba lı tu ru gibi mitolojik
hayali yaratıklar, ya da boy damgaları oldu u gözlenmektedir (Köprülü 1939: 33-34).
Türklerde yırtıcı hayvanlar eskiden beri boyların sembolü olarak saygı görmü tür.
Anadolu Selçukluları sikkeler, seramik ve çini eserlerle ta ve madenî süslemeler üzerinde arma
olarak çift ba lı kartal motifini kullanmı lardır. Bazen de es-sultan ibaresiyle birlikte kullanılan,
kanatları ve pençeleri iki yana açılmı çift ba lı kartalın bir hâkimiyet sembolü oldu u
anla ılmaktaydı (TDV A, C.3, 1991: 382).
lk ve ortaça larda do up geli en kent armalarının slâm kentlerinde mevcut olmadı ı
görülmekle birlikte bazı kent, sur ve kale duvarlarında ve kapılarında rastlanan armaların kenti
fetheden hükümdarın i aretleri oldu u kabul edilmektedir. Memlukluların “rang” adı verilen
armalar üzerinde hayvanî, bitkisel, geometrik motifler, kadeh, kılıç gibi çe itli e ya resimleri
bulunmaktadır. Ancak bunların devleti temsil eden sembol olmadıkları, sadece Memluk
sultanlarının ki isel armaları oldu u bilinmektedir. Eyyubiler ve Memluklarda arma ta ımak
sultanlar ile emirlerin imtiyazları arasında bulundu u, armalardaki yazılarda yalnız sultanlar
ile emirler ifade edilmesinden anla ılmaktadır. Orta zamanlarda Türk kadınları hür ya amakla
birlikte resmî memuriyetlere tayin edilmediklerinden dolayı babalarının veyahut e lerinin
armalarını ta ırlardı (Sami 1933: 10-12).
Orta Asya, Maveraünnehir ve ran'da kurulan Türk devletlerinde, Selçuklularda,
Anadolu Selçuklularında çetr, tu , damga, tu ranın bir arma olarak kullanıldı ı kabul
edilmektedir. Türk slâm devletlerinde hükümdarın imzası, mührü, damgası ve tu rası da
devlet sembolü olarak kabul edilmi tir. slâmiyet’in etkisiyle birlikte slâm devletlerinde
hayvan sembolleri kullanılmamaya ba lanmakla birlikte Anadolu Selçukluları’nın eski
geleneklerine ba lı kalarak arma kullanmaya devam ettikleri görülür. Özellikle Anadolu
Selçuklu kabartmalarında sık sık görülen ve ola anüstü gücü oldu una inanılan arslan
kabartmasına kervansaray, saray, kale gibi askeri sivil yapılarda rastlanmaktadır. Mutlak gücü
ve kuvveti temsil etti inden, Selçuklu sultanlarından Kılıçarslan'nın adı da buradan
gelmektedir. Arslan, her devirde ve kültürde kuvvet ve kudret sembolü olarak kabul edilmi tir.
Bu nedenle üzerine konuldu u yapıyı kötülük ve dü mandan korudu una inanılan bir
semboldür (Öney 1998: 37-40).
5
(Ögel, 1972: 1129) 24 O uz boyuna ait olan ongunlar u ekilde idi; Kayı Boyu, ahin; Bayat Boyu-Alka Evli Boyu,
Kara Evli, ahin; Yazır Boyu-Dodurga Boyu-Döger Boyu, kartal; Av ar Boyu-Kızık Boyu-Begdili Boyu-Karkın Boyu,
tav ancıl; Bayındır-Beçene Boyu-Çavuldur Boyu- -Çepni Boyu, sunkur; Salur Boyu-Eymir Boyu-Alayundlu BoyuÜre ir Boyu, uc ku u, dir Boyu-Bügdüz Boyu-Yıva Boyu-Kınık Boyu, çakır (Sümer, 1999: 230-231).
- 336 -
Selçuklu ta eserlerinde sıklıkla yer alan hayat a acı sembolü ise Orta Asya amanist
kalıntıların getirdi i bir inançtı. aman gökyüzü katlarına yaptı ı temsili yolculu u hayat a acı
yardımı ile yapar ve Tanrı Ülgen'le konu urdu. Bu a acın üzerinde gök katlarını i aret eden
dokuz kertik bulunur. Sonsuzluk, ebedilik, ölümsüz ya amı temsil ederdi (Eliade 1992: 26).
Orta Asya Türklerine bakıldı ında avcı ku tu ru ya da kartal bir totem olarak kabul
edildi i görülmektedir. amanların kartalla bir kadının birle mesinden do du u kabul edilirdi.
Kartalın do u ve batı yönüne bakı ı gökyüzü hâkimiyetinden ileri gelmektedir. Orhun
kitabelerinde de ölen ki inin ku eklinde uçup gitti i ifade edilmi ti (Çoruhlu 1995: 72-73).
Türklerde kartal, hükümdarlı ın bir alameti idi. Eski Türklerde her yi it yani Alp’in ba lıca üç
dilek ve sembolü vardı. Bunlar; at, av do anı veya kartal, av köpe i, kendini bilen her Türk
genci gözünü açar açmaz bu üç eye sahip olmak isterdi. Türklerde kartala saygı eski bir din
gelene iydi. Selçuklu ça ında bir sembol veya arma olarak görülen kartalların Müslüman
abidelerin üzerine vurulmasında hiçbir engel görülmemi ti. Selçuklularda kartal veya çift ba lı
kartallar devletin resmî bir arması de ildi. Paralar ve yazılı kaynaklarda kullanılan ok ve yay
Selçuklu Devletinde iki önemli semboldü. Yılan nasıl Çinliler tarafından bir ejder haline
getirilmi se, kartallarda burada ekil de i tirerek mitolojik bir hale getirilir. Türk dininde kartal
çok önemli bir motifti. Onlara göre Tanrının habercisi de kartallardı. Bunun yanında gö e
çıkmak isteyen amanlar da kartal tüylerini takıyor ve kartal ekline girdiklerine inanıyorlardı
(Ögel 1972: 1131-1145).
Osmanlılar, figürlü tasvirlere ra bet etmedikleri ilk dönemlerde devlet arması olarak
sultan tu rasını kullanmakta idiler. Ancak orduda, özellikle Yeniçeri ortalarında armalı
flamaların yer aldı ı ve her biri ba ka bir ortayı ifade etmek üzere kılıç, hilal, fil ve ejder gibi
figürlerin kullanıldı ı bilinmektedir. Daha geç devirlerde ortaya çıkan devlet arması ise Batılı
bir anlayı la düzenlenmi çok unsurlu ve simetrik bir kompozisyondur. Detaydaki bazı
farklılıklarla uzun süre kullanılan bu armanın ana hatlarını, üstte bir daire içinde padi ahın
tu rası ve onu alttan kavrayan içi kitabeli bir hilal, ortada bir rozet motifini çeviren on altı
yıldızlı bir madalyon ve bunun iki yanında merkezden yanlara do ru açılan ay yıldızlı iki
sancak ile arkalarından çıkarak yine yanlara do ru yayılan silah, terazi ve kitap gibi sembolik
de ere sahip çe itli e ya figürü olu turmaktadır. Resmî devlet arması ve bir süs unsuru olarak
bol miktarda kullanılan bu kompozisyon II. Mahmut devrinde bozulmaya ba lamı ve II.
Abdülhamit devrinde de orijinalli ini kaybetmi tir (TDV A, C.3, 1991: 382-383). II. Abdülhamit
döneminden önce yapılan çalı maların tamamının ortak özelli i incelenecek olursa sadece
askeri sembollere a ırlık verildi i görülmektedir. Bu armalarda yalnızca tu ra6, yani sultan ve
ordu yer alabilmi tir. Osmanlı arması göz önüne getirildi inde bu armanın sadece devlete ait
resmî belgeler ve binaların üzerinde de il, saatten foto raf kartına, hisse senetlerinden sigara
kâ ıtlarına, fincan zarflarından tütün tabakalarına, termosifondan mobilya oymalarına,
kartpostallardan kitap cilt kapaklarına, at ko um takımlarından cam kâ ıt a ırlıklarına kadar
geni bir alanda kullanıma eri mi tir. En güzelleri kadınların göz nuru döktükleri kadife
panolara i lenerek evlerin, konakların duvarlarına asılmı tır. Osmanlı armasının eski de erini
kaybetme sürecinde ise ilk dönemlerde üzerinde stanbul adı ve halifenin armasını ta ıyan her
mal, Müslüman ülkelerde kolaylıkla satılmı ve tercih edilmi ti. Ancak, Osmanlı Arması'nın
kıymetlendirdi i malların adeta enflasyonunun ya anması, ekonominin kurallarını harekete
geçirmi ve de erinin dü mesine neden olmu tur. Yine para, madalya, diploma, pul, askerî
bina, okullar, hükümet daireleri gibi devletin gücünün, ki ili i ve saygınlı ının yansıdı ı
yerlerin Osmanlı Arması ile taçlanan görünümleri artık ola an kar ılanır bir hal almı tı.
Beyo lu ya da Sirkeci'nin herhangi bir ma azasının, eczanesinin, terzisinin kapısı üzerinde yer
alan armanın, Merkez Komutanlı ı üzerinde de bulunması devlet binasının saygınlı ını
6
Türk geleneklerine göre Tu ra, O uz Han’ın tahriri alametiydi. Bir kısım Türk bilginlerine göre bu kelime efsanevî
bir ku olan tu radan gelmekte ve bu ku ise O uzların büyük hakanının arması sayılmaktaydı. Tu ra, Büyük
Selçuklularda ve Anadolu Selçuklularında görülmektedir. Osmanlı tu raları ise sonradan arma eklini alarak
paralarda, resmî binalarda ve resmî kâ ıtlar üzerinde hüviyet varaklarında da kullanılmak suretiyle yazılmı tır. Bu
konuda bkz. (Sava , 1994).
- 337 hafifletmi tir. Devletin gelir elde etmesi ve onur da ıtması armanın sa ladı ı hizmetlerden biri
olurken, a ırlı ına da istemeden zarar vermi ti. Bu geli im devletin ve insanların zenginlik,
asalet ve aydınlı ın rengiyle boyanmı altın yaldızlı tu ralara tekrar yönelmesine neden
olmu tur (Özdemir 1997: 141-151).
2.Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin Hissetti i Bir Eksiklik: Arma
Millî Mücadele, bir askeri nihai zaferden sonra onu tamamlayan ve bir siyasi nihai zafer
olan Lozan Antla masının 24 Temmuz 1923’te imzalanmasıyla tamamlanmı tı. Türk toplumunu
dünyaca kabul edilmi olan sosyal ve kültürel de erlere kavu turmak arzusu içerisinde; 13
Ekim 1923’te Ankara’nın Türkiye Devleti’ne “idare makarrı” olarak kabul edilmesi,
Cumhuriyetin ilan edilmesi; “Türkiye devletinin ekli hükümeti Cumhuriyettir” cümlesinin 20 Ocak
1921 tarihli anayasanın birinci maddesinin sonuna eklenmesi ve Halifeli in kaldırılması gibi
önemli merhaleler geçirilmi ti.
Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devletinden ayrı yeni bir devlet idi. Bu yeni devletin
kurulması ile Osmanlının arması ve sembolleri hükümsüz kalmı tı. Maarif Vekâleti (Milli
E itim Bakanlı ı), bünyesindeki Mekatib-i btidaiye’nin kapılarındaki hanedana ait olan tu ra
ve armaların [B. C. A., 180. 900. 7. 42. 1 (25. 10. 1924)], yine 02.11.1924 tarihinde Hükümet
binalarındaki tu ra ve saltanat resimlerinin [B. C. A., 180. 900. 7. 42. 2 (02. 11. 1924)], 31.05.1925
tarihinde ise Hükümet binaları ve mekteplerden arma ve saltanat tu ralarının kaldırılması il
ilgili önemli kararlar alınmı tı [B. C. A., 180. 900. 7. 42. 3 (31. 05. 1925)]. Ancak, Millî saraylarda
bulunan sanat ve tarihî eser de eri ta ıyan e yalardaki tu ra ve saltanat armalarının
kaldırılmasına gerek olmadı ı (B. C. A., 080. 18.01. 15. 59. 12) yönünde de farklı bir e ilim ve
karar da söz konusuydu. Bu kararlar sanata ve tarihe verilen de eri göstermesi açısından önem
arz etmekteydi.
3. Türkiye Arması ile lgili Te ebbüs ve Faaliyetler
Her devletin bir millî bayra ı ve bir de armasının oldu u bilinmektedir. Türklerde bu
iki mukaddes e yanın simgesi bir olup, ay ve yıldızla ifade edilmektedir. Ay da yıldız da
gökyüzü cisimleri örnek alınarak ve insanların onlara ba ladı ı itikat üzerine bayra a ve
armaya layık görülmü lerdir (Mollova 1999: 129). Türk’ün arması onun tarihini ve
mefkürelerini temsil edecek bir mahiyette olmalıydı (Zübeyir 1339/1923: 119) . Yeni kurulan
Türkiye Cumhuriyeti, anına yara ır bir ekilde çalı ma yapmaya karar vermi ve bu konuda
Maarif Vekâleti bünyesinde Türkiye Arması ile ilgili müsabaka açmı tır.
Halk tarafından sevilen Osmanlı Arması'nın kullanılmasına, tu ra yerine ay yıldız
konularak devam edilmekle birlikte armanın daha çok bir süsleme elemanı oldu u görülmekte
olup, çapraz bayraklar ve ortaya konan ay yıldızla adeta yeni bir arma yaratılmı tır. Osmanlı
Devrinin bu muhte em görünümlü i aretinin etkilerinin sürdü ünü fark eden Cumhuriyet
hükümeti, yeni bir arma meydana getirmek için faaliyete geçmi . 9 Eylül 1925 tarihinde Türkiye
Cumhuriyeti arması için Maarif Vekâleti'nin genel bir yarı ma açmasını kararla tırmı tır.
Maarif Vekâleti, armanın ekil ve artlarını, "Millî Arma artnamesi" adlı bir kitapçıkta
toplayarak bu kitabı Nisan 1926'da kamuoyuna sunmu tu7.
On maddelik yarı ma artnamesinin en önemli esası ise u ekilde izah edilmekte idi;
"Cumhuriyet armasının eklini olu turacak semboller tercihen Türk tarihinden alınacak ve bu semboller
7
Arma için açılan yarı manın artları; müsabakaya iki resimle katılınaca ı, resimlerden birinin siyah çini
mürekkeple tarama ve gölgeli di erinin de aynı resmin gölgesiz çizgileri üzerine gölgesiz düz renklerle boyanmı
olunaca ı, muhteviyatını meydana getiren rumuzların tercihen Türk tarihinden alınması, seçici
heyeti
olu turan
üyenin be inin Sanayi Nefise Encümeni tarafından be inin de arma ile ilgili ilmi ubelerden Maarif Vekaleti tarafından
seçilece i, oyların tasnifi neticesinde birinciye 1000, ikinciye 500, üçüncüye 300 lira ödül verilece i, ay- yıldız kalmak
artıyla arz edilen rumuzların seçimi ve tertibi konusunda özgür olundu u belirtilmekte idi; ……(1926) Milli Arma
Müsabaka artnamesi, Ankaras. 3-4.
- 338 -
heraldik bir biçimde bütün armalarda bulunan çizim esaslarına uygun olarak ve basit tarzda stilize
edilecektir."
Türk Tarih Kurumu ise bu konudaki görü lerini u ekilde dile getiriyordu; "Genç
Cumhuriyetimizi temsil edecek sembollerin anlatacakları anlam itibariyle kapsamlı olmaları
sa lanmalıdır. Aynı zamanda arma gerçek sembollerle meydana getirilmelidir. Bu nedenle her türlü
belgelenememi söylenceler bir kenara bırakılıp tarih yazarlarının mutabık kaldıkları sembollerin bir
bölümüyle arma ekli olu turulmalıdır.
Aydınlık ve kültürü temsil eden Türk sembollerinden ay ve yıldız, kuvvet, sebat ve vatan
savunmasını anlatan kalkan, memleketin çiftli ini sembolle tirmek üzere bu day ba a ı, amblemde
kuvvet ve dayanıklılı ı göstermek üzere bir me e dalı, millî amaç olan istiklalimizi teyid etmek için
stiklal Madalyası'nın yer alaca ı bir Cumhuriyet Arması olu turulması uygun olacaktır" (Özdemir
1997: 160).
stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ise "Türkiye Cumhuriyeti Arması'nın Osmanlı
mparatorlu u armasından büsbütün farklı bir nitelikte olması için en eski millî geleneklerimizin göz
önüne alınması gerekti ini" önemle belirtmi tir. "Anadolu Türklerinin slâmiyet’ten önceki
geleneklerinde mevcut olan kurt sembolü ile ay-yıldızın yeni armanın olu umunda göz önüne
alınabilecek ba lıca semboller oldu u kaydedildikten sonra Türkiyat Enstitüsü'nün "elinde me ale tutan
bir kurdu kendisine sembol kabul etti ini" hatırlatılmı tır. Bu görü leri ileri süren tarihçiler Zeki
Velidi Togan, Ali Haydar Emir, Hüseyin Namık Orkun, Abdülkadir nan, Ahmet Cevdet ile
Fuat Köprülü'dür (Özdemir 1997: 161).
4 Türkiye Arması le lgili Maarif Vekâleti Bünyesinde Açılan Müsabaka
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti “Türkiye Arması” yapılmasını istemi ve bu konuda
Maarif Vekâleti bünyesinde 1927 senesinde bir müsabaka açılmı tı (Pakalın,1983: 83). Ancak,
açılan bu müsabakaya katılan eserler ile ilgili bilgi eldeki mevcut belgeler ile sınırlı kalmı tır.
Müsabakaya katılan ahıslar unlardı;
Yzb. Tevfik Bey, (Bir arma ve armanın üzerindeki i aretlerin anlamını açıklayan bir
belgeyle) [B. C. A., 180. 900. 7. 42. 10 (20. 01. 1927)],
Büyük Millet Meclisi Muhafız Kıtaatından Yzb. Fahri (Bir arma numunesiyle) [ B. C. A.,
180. 900. 7. 42. 16 ( 21. 03. 1927)],
Kars’ta binba ı olarak görev yapan Hüsamettin Bey (Ba bakana da gönderilen armanın
nkılâp ve Cumhuriyet arması olarak kabul edilmesi iste i [B. C. A., 30. 1000. 199. 357. 10]
yönünde bir talebiyle),
Askeriyeden emekli Hüsnü o lu Mehmet Galip (arma modelleriyle) [ B. C. A., 180. 900.
7. 42. 15 (22. 02. 1927)],
1927)],
Kd. Yzb. Selanikli Hasan Ha met (arma numunesiyle) [ B. C. A., 180. 900. 7. 42. 11 (3. 02.
Bir ilkokul ö retmeni (arma modeliyle) [B. C. A., 180. 900. 7. 42. 14 (09. 12. 1927)],
12. 09. 1926 tarihinde Meclis Ba kanı Kâzım Özalp ile birlikte Hariciye ve Dâhiliye
vekilleri ile Köprülüzade Fuat Beylerin de heyete katılmaları ve bu konudaki düzenlenecek olan
arma müsabakası heyetine seçilecek ki ilerin belirlenmesi söz konusu olmu tur [B. C. A., 180.
900. 7. 42. 5 (12.09.1926)]. Millî Armanın seçilmesi için ise 16.11.1926 tarihinde Sanayi-i
Nefise’den müderris smail Hakkı, brahim Çallı ve heykeltıra hsan Beylerin Ankara’ya
gönderilmeleri konusunda bir bildiri yayınlanmı tır [B. C. A., 180. 900. 86. 416. 11 (16.11.1926)].
Bunu takiben 29.11.1926 tarihinde Millî Armanın tespiti için kurulacak heyetin [B. C. A., 180.
900. 7. 42. 7. (29.11.1926)] Ankara’da bulunmaları konusunda ayrı bir bildiri yayınlanmı tır. Bu
geli melere ek olarak, 08.12.1926 tarihinde ise Millî Armanın seçilmesi için görevlendirilen
heyet belirtilmi tir. Bu heyet; Mimar Kemal, heykeltıra hsan Yontan, ressam Kamil smail
- 339 Ye en, brahim Çallı ve smail Hakkı Baltacıo lu, Kâzım Özalp, Recep Peker, Cemil Uybadın,
Tevfik Rü tü Aras ve Mustafa Necati'den olu mu tur [B. C. A., 180. 900. 86. 417. 3 (08.12.1926)].
Numuneleri ayıracak olan hakem heyeti yaptıkları de erlendirme sonucunda
gönderilen eserlerden üçünü seçmekle birlikte seçilen bu üç eserin sahibine, numunelerinde
bazı tadilatlar yapmalarını teklif etmi ve bunun [B. C. A., 180. 900. 7. 42. 12 (3.02.1927)] için üç
ahsa bir ay mühlet vermi tir (Pakalın 1983: 83).
5.Karar Kılınan Türkiye Arması
Hakem heyetinin verdi i bir aylık süre sonunda finale kalan üç eserin sahibi istenilen
de i iklikleri yaparak armaları teslim etmi ti. Seçici kurul 23.11.1926 tarihinde Kâzım Özalp'in
ba kanlı ında toplanmı ve yaptıkları de erlendirmede Namık smail, Muhsin Rıfat ve Lütfi
Bey’in projeleri en çok oy alan eserler olarak seçilmi , ressam Namık smail'in hazırladı ı eser
birinci, di er iki eserden Muhsin Rıfat'ınkini ikinci, Lütfi Bey'in arması ise üçüncü ilan
edilmi tir (Unat 1982: 43-44). Daha sonra alınan bir karar ile 5.12.1926 tarihinde Cumhuriyet
Arması müsabakasından stanbul Erkek Lisesi ö retmenlerinden Lütfi Bey’in para ile
ödüllendirilmesine [B. C. A., 180. 900. 7. 42. 9 (5. 12. 1926)] karar verilmi tir.
Hakem heyetinin karar kıldı ı armaya bakıldı ında; armanın bütün di er armalar gibi
bir kalkan içinde oldu u görülmektedir. Namık smail’in, kalkana hususi bir ekil vermesiyle
Türk armasını te kil eden kalkan hususi bir ekil almı tır. Kalkanın zemini kırmızı olup,
merkezinde Türk bayra ını te kil eden ay yıldız vardır. Bu ise millî ayırt edici i arettir. Ay
yıldızın altındaki kurt O uz menkıbesine i aret etmekte ve menkıbenin kurt yardımıyla ifade
etti i millî iradeyi temsil etmektedir. Kurdun ayakları altında kısa mızrak vardır. Kısa mızrak
eski Türk silahı olmak üzere konulmu tur. Kalkanın altında ise stiklâl Madalyası olup, bunun
ise stiklâl Harbini ve bunun neticesini muhafaza etmenin vazife olaca ını ifade etmektedir.
Madalyanın içindeki (T.C.) harfleri Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk harfleridir. Türkiye
Cumhuriyeti stiklâl Zaferinin yeni do mu oldu unu göstermek amacıyla (T.C.) harfleri
madalyanın içine konmu tur. Kalkanın etrafı feyiz ve kudreti göstermek üzere ba ak ve me e
yapra ıyla sarılmı tır. Türkiye armasında Türk milletinin istikbale ait mefkûresini armanın
üzerindeki me ale göstermektedir. Cumhuriyet ilim ve irfanın yayılmasını mefkûre kabul
etmi tir. Me ale ile Cumhuriyetin bu idealini de tespit etti i görülmektedir (Pakalın 1983: 8384). Ancak, basit ve ahenkli olan arma, sebebi belli olmaksızın resmî ekle sokulmamı bu güzel
dü ünce de fiiliyata geçirilememi tir.
Sonuç
Armanın do up, geli mesinde insan topluluklarının önemli katkıları oldu u
görülmektedir. nsan topluluklarının bir arada ya amasıyla birlikte bu birlikteli i sa lamada
önemli bir faktör olan totem Türklerdeki kar ılı ı ise ongun olan, hayvan, rüzgar, ay, güne , su
gibi varlıklar arma simgesinin do up, geli mesine neden olmu tur. Tarih öncesi dönemlerden
günümüze kadar varlı ını sürdüren ve ileti im görevi gören arma ve benzeri semboller de i ik
soy ve devletlere, farklı dinlere ait olmakta, ancak ayrı sembol ve i aretlerin ortaya çıktı ı da
görülmekte idi.
En eski devirlerden itibaren Türklerde belirli grupların belirli i aretleri oldu u
görülmektedir. Bundaki önemli faktörlerden birisi ya anılan co rafyanın iklim ve tabiat
artlarına ba lı olarak ortaya çıkan ya am tarzı ve dinî inançtı. Malûm oldu u üzere
Türklerdeki daha çok tabiat kuvvetlerine, atalar kültürüyle birlikte Gök Tanrı inancına ba lı bir
yapı söz konusuydu.
Türkler mübarek ve kutlu saydıkları hayvanlara ongun adını vermi . Ergenekon ve
Türeyi destanlarında belirtildi i gibi Türklerin türeyi inde kurt kültünün önemli bir yeri
oldu u, özellikle Hunların ve Göktürklerin kurt ba lı sancak ta ımalarının kökeni bu kültten
kaynaklanmaktaydı. Türkler bu kültürel özelliklerin do urdu u sembolizme ba lı kalmı lardı.
Bozkır kültürü ve Türklerin dinî inançlarının birer yansıması eklinde olan ongunlar kutsallı ın
yanı sıra i levsel açıdan aidiyet ve sahipli i ön planda oldu u tutmakta idiler. Gök Tanrı
- 340 -
inancının do urdu u güne , ay ve da ların da kutsallı ının Türk sembolizminde önemli bir yer
aldı ı görülmektedir.
Türkler’de yırtıcı hayvanlar eskiden beri boyların sembolü olarak saygı görmü tür.
Anadolu Selçukluları sikkeler, seramik ve çini eserlerle ta ve madenî süslemeler üzerinde arma
olarak çift ba lı kartal motifini kullandıkları gibi, Türklerde kartala saygı eski bir din
gelene iydi. Selçuklu ça ında bir sembol veya arma olarak görülen kartalların Müslüman
abidelerin üzerine vurulmasında hiçbir engel görülmedi i açık bir ekilde görülmü tür.
Osmanlıların figürlü tasvirlere ra bet etmedikleri ilk dönemlerde devlet arması olarak
sultanın tu rası kullandıkları görülmekle birlikte, geç devirlerde ortaya çıkan devlet armasının
ise Batılı bir anlayı la düzenlenmi çok unsurlu ve simetrik bir kompozisyondu. Bu ise II.
Mahmut devrinde bozulmaya ba lamı ve II. Abdülhamit devrinde de orijinalli ini
kaybetmi tir.
Her devletin bir millî bayra ı ve bir de armasının oldu u görülmektedir. Yeni kurulan
Türkiye Cumhuriyeti ise Osmanlı Devletinden ayrı yeni Cumhuriyetin anına yara ır bir
ekilde çalı ma yapmaya karar vermi tir. Çünkü Cumhuriyet'in kurulması ile birlikte Osmanlı
Arması'nın hukuksal de eri ortadan kalkmı tı. Türkiye Cumhuriyeti arması için Maarif
Vekâleti'nin genel bir yarı ma açması kararla tırılmı . Yapılan müsabakayı Namık smail’in
hazırlamı oldu u arma kazanmı tır. Malûm olunan armada bir kalkan yüzüne çizilen ve
Türklü ün esas remizleri sayılan me ale, harbe, kurt, ba ak, T.C. kısaltmalarını ta ıyan stiklâl
Madalyası bulunmaktadır. Kalkanın ortasında en büyük saha ay ve yıldızla hasredilmi tir.
imdilik Türkiye Arması bir kalkan içinde bu ay ve yıldızla temsil edilmektedir. Bugün
itibarıyla resmî arması olmayan bir devlet olan Türkiye’nin ba ımsızlık sembolü olan Türk
Bayra ı, 1937'de çıkan bir nizamname ile bugünkü ekline kavu mu tur. Arma olarak ise ay
yıldız, her yerde Türk Devleti'ni ve Türkleri temsil etmektedir.
KAYNAKÇA
Ar iv Belgeleri
Ba bakanlık Cumhuriyet Ar ivi (B. C. A.)
30. 1000. 199. 357. 10.
080. 18.01. 15. 59. 12.
180.900. 7. 42. 1 (25.10.1924).
180. 900. 7. 42. 2 (02. 11. 1924).
180. 900. 7. 42. 3 (31. 05. 1925).
180. 900. 7. 42. 5 (12. 09. 1926).
180. 900. 7. 42. 7. (29. 11. 1926).
180. 900. 7. 42. 9 (5. 12. 1926).
180. 900. 7. 42. 10 (20. 01. 1927).
180. 900. 7. 42. 11 (3. 02. 1927).
180. 900. 7. 42. 14 (09. 12. 1927).
180. 900. 7. 42. 15 (22. 02. 1927).
180. 900. 7. 42. 16 ( 21. 03. 1927).
180. 900. 86. 416. 11 (16. 11. 1926).
180. 900. 86. 417. 3 (08. 12. 1926).
Ara tırma ve nceleme Eserler
ARSEVEN, C. E. (1975), Sanat Ansiklopedisi, C. I, stanbul, Milli E itim Basımevi.
ART N, Y. (1902). Contribution a l'etude du blason en Orient, Bernard Quaritch: Londres; Le Caire.
BERKES, N. (2002). Türkiye’de Ça da la ma, stanbul: Yapı Kredi Yayınları.
ÇORUHLU, Y. (1995). Türk Sanatında Hayvan Sembolizmi, stanbul: Seyran Yayınevi.
EL ADE, M. (1992). mgeler, Simgeler, Ankara: Gece Yayınları.
HAUCOURT, G. & DURIVAULT, G. (1992). Le blason, Que sais-je? Presses Universitaires de France, Paris.
LHAN, S. (2008). Evrimle en Türk Devrimi, Ankara: Atatürk Ara tırma Merkezi Yayınları.
NAN, A. (2000). Tarihte ve Bugün amanizm (Materyaller ve Ara tırmalar), Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
KOCA, S. (2003). Türk Kültürünün Temelleri, Ankara: Ba kent Matbaacılık.
Komisyon (1971). Türk Ansiklopedisi, C. 3, stanbul: Milli E itim Basımevi.
Komisyon (1991). Türkiye Diyanet Vakfı slâm Ansiklopedisi, C. 3, stanbul: TDVY.
Komisyon (1992). Türk Dünyası El Kitabı C. 1, Ankara: Co rafya-Tarih, Türk Kültürünü Ara tırma Enstitüsü Yayınları.
- 341 KÖPRÜLÜ, F. (1939). “Ortazaman Türk Devletlerinde Hukuki Sembollerdeki Motifler”, Türk Hukuk ve ktisat Tarihi
Mecmuası, Cilt 2.
(1926) Milli Arma Müsabaka artnamesi, Ankara.
MOLLAVA, M. (1999). “Kün-AY Kültü ve Türk Bayra ı ve Armasında Ay le Yıldız”, Türk Kültürü, S. 431, Yıl: XXXVII.
MUMCU, A. (2005). “Atatürk ve Ça da la ma Üzerine Genel Bir De erlendirme”, Atatürk ve Ça da la ma (Belgeler ve
Görü ler), Ankara: Atatürk Ara tırma Merkezi Yayınları.
ÖGEL, B. (1972). “Türklerde Kartal ve Kartal Arması”, Türk Kültürü, C. 10, Sayı: 118.
ÖNEY, G. (1998). Anadolu Selçuklu Mimari Süslemesi ve El Sanatları, Ankara: Türkiye Bankası Kültür Yayınları.
ÖZDEM R, K. (1997). Osmanlı Arması, stanbul: Dönence Basım ve Yayın Hizmetleri.
PAKALIN, M. Z. (1983). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlü ü I, stanbul.
SAM , S. (1933). “ Orta Zamanlarda Türk Armaları”, Resimli ark, Sayı: 27.
SAVA , M. (1994). “Bayrak, Tu ra, Sancak”, Aksu Gazetesi, Yıl: 9, S. 344-350.
SÜMER, F. (1999). O uzlar(Türkmenler), stanbul: Türk Dünyasını Ara tırma Vakfı.
UNAT, F. R. (1982). “Türkiye, Armasız Bir Devlettir”, Yıllarboyu Tarih, C. 5, stanbul.
URAZ, M. (1992). Türk Mitolojisi, stanbul: Mitologya Yayınları.
UZUN, H. (2005). Atatürk’ün Nutuk’unun çerik Analizi, Yayınlanmamı Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Atatürk
lkeleri ve nkılâp Tarihi Enstitüsü.
ZÜBEY R, H. (1339/1923). “Türk Cumhuriyet Arması ve Darb Olunacak Sikkelerdeki Milli Alametler”, Milli Mecmua,
1. Sene, Sayı 8.
EKLER
- 342 -
Ek-1: Maarif Vekaleti (Milli E itim Bakanlı ı) Milli Armanın Tespiti için Kurulacak Heyet 180. 900. 7. 42. 7. (29.11.1926)
- 343 -
Ek-2: Maarif Vekaleti (Milli E itim Bakanlı ı) Hükümet Binaları ve Mekteplerden Arma ve Saltanat Tu ralarının
Kaldırılması 180. 900. 7. 42. 3 (31. 05.1925)
Ek-3: Maarif Vekaleti (Milli E itim Bakanlı ı)Milli Armanın Seçilmesi için Görevlendirilen Heyet (08. 12. 1926)
- 344 -
- 345 -
Ek-4: Maarif Vekaleti (Milli E itim Bakanlı ı) Cumhuriyet Arması Müsabakasından stanbul Erkek Lisesi
Ö retmenlerinden Lütfi Bey’e Para Ödülü Verilmesi 180. 900. 7. 42. 9 (05. 12. 1926)
Ek-5: Maarif Vekaleti’nin 1927 Yılında Düzenledi i Arma Yarı ması sonucunda Birinci Seçilen Namık smail’in Arması

Documentos relacionados

Madenlere filmlerle bakmak..

Madenlere filmlerle bakmak.. NÇN KIBRIS? ou Akdeniz’deki bu “yalnz ve görkemli” ada, özellikle Ortaça’dan balayarak bütün Akdeniz ve Ortadou siyasetinde önemli bir kilit ta olmutur. “Yalnz” dememizin sebebi, bölgeni...

Leia mais